Kırsal Yoksulluğu Onarmak ve Kanaatkar Yaşamlar Sürmek

“Ben daha on beş yaşındayım! Doksan… Doksanı da geçtik ya kocadık gari. İyiyim ama bir şeyim yok, sadece ayaklarım ağrıyor. Oturduğum yerde bu çorapları örüyorum beş tane şişle. Çocukken öğrendim. Günlerimiz geçti. Çocukluğumuz yoksulluktu. Eskiden yoksulluk vardı. Çocukluğumuz ovada geçti, dağda geçti. Arkamıza odun sararız, arkamıza ot sararız, malları gezdiririz. Böyle geçti anamızın evinde. Kocaya vardık rahat ederiz diye. Gelin olduk. Daha fazla olduk. Çoluk çocuk öylesine. İşler öylesine. Mal öylesine.”